T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
SİVAS / MERKEZ - Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi

DİLİMİZİN ZENGİNLİKLERİ MAYIS AYI ÇALIŞMALARIMIZ

Mayıs ayında “Dilimizin Zenginlikleri Projesi kapsamında Yunus Emre’den Seçme Şiirler konulu etkinlik düzenlendi.

Çalışma kapsamında okul panosunda Yunus Emre’den Seçmeler başlığıyla şiirler sergilendi. Öğrencilerimiz tarafından edebiyatımızın yapı taşlarından biri olan Yunus’tan şiirler seçilerek okul panosu hazırlandı. Her sınıfta Yunus’un hayatı ve edebi kişiliği üzerinde duruldu. 

 

Zengin Türk-İslam kültürü, dünya çapında pek çok önemli şahsiyetler yetiştirmiştir. Yunus Emre de bunlardan biridir. Yunus Emre (638-720/1240-1320) Tabduk Emre’nin deyimiyle “Bizim Yunus”, 13. yüzyılın ikinci yarısı ile 14. yüzyılın başlarında Anadolu’da yaşamış büyük bir mutasavvıf ve şairdir. Hayatıyla ilgili ilk kaynaklar menkıbe türü rivayetlerden oluşmakla birlikte tekkesi hakkında arşiv kayıtları mevcuttur. Söz konusu menkıbelere Hacı Bektâş-i Veli, Aziz Mahmud Hüdayi ve İbrahim Has’ın eserlerinde yer verilmektedir. Horasan’dan gelip Anadolu’ya yerleşen Türkmenlerin soyundan olup, Sakarya nehri civarında Sarıköy’deki çiftlik ve zaviyesinde yaşadı. Tabduk’un müridi, en tanınmış halifesi ve damadı, İsmail Emre’nin de babasıdır. Sarıköy günümüzde Eskişehir ilinin Mihalıççık ilçesine bağlı Yunus Emre mahallesi olarak bilinmektedir.

Uzun yıllar şeyhinin yanında dergâh hizmetiyle bilinen Yunus’un şeyhine bağlığı şiirlerinde Taptuk’un isminin çokça geçmesinden de anlaşılmaktadır. Ömrünün son demlerine doğru seyr u sulûkünü tamamladıktan sonara irşat mertebesine yükselip icazetini alarak ilahiler yazmaya başladı. Tabduk’un vefatından sonra dervişler Yunus’un etrafında toplandılar. Yunus bir dönem ruhunu arıtmak ve fikirlerini yaymak maksadıyla Anadolu ve Azerbaycan topraklarında seyahatlere çıktı, Şam ve Arabistan bölgesine giderek Kabe’yi ziyaret etti. Tanınmış mutasavvıflardan Âhi Evrân-ı Velî (ö. 1261), Mevlâna Celâleddin Rûmi (ö. 672/1273), Sadreddin Konevî (ö. 673/1274), Hacı Bektâş-ı Velî (ö.1275) ve Sultan Veled (ö. 1313) ile aynı dönemlerde yaşadı, bunlardan bazılarıyla görüştü.

 

Yunus’un Anadolu Türkçesinin oluşumuna ve edebi bir dil haline gelmesine katkısı çok büyüktür, bu konuda bir çığır açmıştır. Tıpkı Hoca Ahmed Yesevî gibi şiirlerini Türkçe olarak söylemiş, Yesevî ile başlayan tekke şiiri geleneğini özgün bir söyleyişle Anadolu’da yeniden ortaya koymuştur. Türk dehasının en önemli temsilcilerinden olan Yunus Emre’nin tesirleri yaşadığı çağları aşarak günümüze kadar ulaşmıştır. Kendisinden sonra gelen Osmanlı dönemindeki bir çok şeyh de Yunus’un şiirlerini toplayarak divan teşekkül ettirmiştir. Sözü edilen dönemin mutasavvıf şairlerinin ekserisinde Yunus Emre tarzının hakim olduğu görülmektedir. Mevlana'nın şiirlerini Farsça, Yunus'un ise şiirlerini Türkçe yazmış olmasını bugünkü anlayışla değerlendirmek yanlış sonuçlar doğurabilir. Her iki mutasavvıf şairimiz de zamanın geleneğine uymuşlardır. Yunus'u iyi anlamak için içinde yaşadığı toplum, coğrafya ve diğer şartları göz önünde bulundurulmalıdır.

06-05-202506-05-202506-05-202506-05-2025

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 06.05.2025 - Güncelleme: 06.05.2025 14:17 - Görüntülenme: 133
  Beğen | 3  kişi beğendi